Ameliyat Masası

İyiden Korkmayın

Yıllardır yazı yazarım, hiç böyle zorlandığımı hatırlamıyorum. Takım nice zaman sonra lider olmuş ; insan, güzel şeylerden söz etmek istiyor, ama bulamıyor. Gerek kurumda, gerekse takımda bir dolu eksiklik, koca koca sıkıntılar var, günlük başarılara dalıp bunları unutmamak, unutturmamak lâzım ; lakin milletin liderlik keyfini örselemek de hoş değil.

Bana sorarsanız, Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasının sonucu bizim lehimize değildir. O maç berabere bitseydi, İstanbul’un bir puanı uçup gitmiş olacaktı. Ya da, Galatasaray kazansaydı, rakiplerimizden biri, en azından psikolojik açıdan geri düşecekti. Sonuçta Beşiktaş kazandı, biz lider olduk. Ancak yanılmayalım, sadece lider olduk. İyi takım olmadık, ilkeli kulüp olmadık. Ayrıca, bu takımın teknik patronu da, büyük hoca kategorisine falan terfi etmedi.

Beşiktaş’ın Galatasaray’ı yenmesi, Fenerbahçe’nin sık sık puan kaybetme huyunu sürdürmesi, bizlerin, Yozgat’taki son doksan dakikanın bitiminde stadı terkederken hissettiklerimizi değiştirebilir ; bunu anlarım. Ancak düşündüklerimizin değişmesine bir anlam veremem. Trabzonspor kötü futbol oynuyorsa, kötü futbol oynuyordur. Bu, lider olsa da böyledir, olmasa da.

Şüphesiz, Trabzonspor’un şampiyon olması çok önemlidir. İyi oynayıp zirvede kalsa da, kötü oynayıp şampiyon olsa da muteberdir. Lakin, iyi oynayarak şampiyon olması daha muhteremdir. Üstelik, iyi oyun sergileyebilen bir takımın şampiyon olma şansı, kötü oynayana göre çok daha fazladır. O halde, Trabzonspor’un teknik heyeti bu takıma iyi futbol oynatmak zorundadır.

Bakın, bir yanlışlık olmasın. Yozgat maçındaki oyun, kaza maza değildir. Maalesef, Trabzonspor’un gerçek yüzüdür. Tabii ki, eldeki kadronun potansiyel gücünün altında bir düzeydir ve fakat mevcut vaziyeti pek güzel yansıtmaktadır. Beşiktaş maçının bir peryodunu çıkın, bu yıl Trabzonspor’un iyi oynadığı dakikaların toplamı kaç eder ? Kaldı ki, Beşiktaş maçında da henüz ilk dakikada bulunan gol maçın seyrini değiştirmiş, ancak buna rağmen son derece tutuk ve telaşlı bir oyun sergilenmiştir.

Ben gözümün gördüğünü bilirim, onu yazarım. Beşiktaş maçı ertesinde “İşte özlenen Trabzonspor” diye manşet atanların ne bana etkisi, ne de Trabzonspor’a faydası olur. Trabzonspor’un hedefinin, mayıs ayındaki lig şampiyonluğu kupasını almak değil de, aralıktaki kongrede rahat olmak şeklinde belirlenmesine hem üzülürüm, hem karşı çıkarım. Bunu da bir güzel yazarım.

Trabzonspor’un idari ve teknik sorumluları ! Size tanınan kredi hiç kimseye tanınmamıştır. Sizinkine yakın not tutturan hiçbir yönetime böyle bir medya desteği verilmemiştir. Günlük işlerle, küçük hesaplarla, aynı camiadan insanlarla uğraşmayı bırakın. Bize iş üretin, proje anlatın, sistem kurun. Bunların yanında da, bu takıma, iyi futbol oynatın. “10 yılın takımını kurduk” diyorsunuz. Söyleyin Allah aşkına, bu takım, o on yılın kaçıncısında iyi futbol oynamaya başlayacak ? 28 Ekim 2000