Genel Futbol Yazıları

Bir “YENİ TRABZONSPOR” daha

İkinci ve birinci lig kariyerinde hiç yaşamadığı “ligden düşme” korkusunu geçtiğimiz sezon tecrübe eden ve Süper Lig’de güç bela tutunabilen Trabzonspor için, bu sezona oyun anlamında iyi başladı, demek mümkün. Fakat Trabzonsporlular yine de rahat değiller; çünkü, Trabzonspor’u yıllardır esir alan düşünce ve istikrar eksikliğini biliyorlar, geleceğe umutla bakma noktasında tedirginlikler yaşıyorlar.

Malumunuz, Trabzonspor geçen sezonu da, hırslı ve arzulu bir oyunla, göze hoş gelen bir futbolla ve görkemli bir Beşiktaş galibiyetiyle açmıştı. Dahası, ilk 3 maç sonunda 9 puanla liderlik koltuğuna oturmuştu. Sümer’in neredeyse tümden yenilediği takıma övgüler yağdırılmış, “Yeni Trabzonspor” kavramı atılmıştı ortaya. Ama sonrası…

***

Trabzonspor’u yakından izleyenlerin ortak kararı şu: “Sorun, istikrar”… Ligin başındaki futbol, ligin tamamı ve kupa için uzun soluklu olacak mı? Bu takım, her maçını Fenerbahçe karşısındaki karakterde mi oynayacak, yoksa sıra maçlarında sıradan futbol mu sergileyecek?

Bordo-mavililerin temel sorunu, genç, deneyimsiz, birbirini yeterince tanımayan ve “kriz yönetimi oyuncusu” eksik bir kadroya sahip olmaları. Yönetim ve teknik kadro, forvet konusuna fiske gibi görünse de, asıl yetersizlik “yaratıcı oyuncu” konusunda. Gökdeniz Karadeniz ve Marco Aurello –belki bir de Koreli Lee- dışındaki isimler hep “düz oyuncu”. Böyle bir kadronun, Fenerbahçe gibi dolar bazında çok güçlü ve sınırsız iddia sahibi takımlar karşındaki “rakibi bozma” oyunları, sair maçlar için pek geçerli değil maalesef. Trabzonspor’un başaltı ve orta sıra takımlarına karşı ortaya ne koyacağı gerçekten merak konusu. Bir de, geçen sezon çok etkisiz kaldığı “deplasman” işlerinde bu kez ne yapacağı. Yeni kurulan bu ekibin, hemen ilk sezonda her maçını kazanması, şampiyonluk kovalaması beklenmiyor elbette; ama önceki sezonlardaki kişiliksiz, ciddiyetsiz ve adamsendeci oyunlara yenilerini eklemeyin lütfen, demek de kendisine gönül verenlerin doğal hakkı galiba.

***

Sahayı bırakıp kuruma geçelim. Diyelim ki, Trabzonspor ligin her maçına aynı hırsla, inançla ve istekle asıldı. Ancak, bazı elde olmayan nedenlerle (bilen bilir), ligi Avrupa’ya gidecek bir yer tutamadan tamamladı. Yeni kadronun bu göreceli yetersizliği, yönetim tarafından nasıl değerlendirilecek? Yine top yekûn bir operasyon mu yapılacak? Bu soruya, bir defada “Hayır, asla!” yanıtı verebilecek kimse var mı? Ya, Trabzonspor’un son 5 yılına damgasını vuran “kitlesel transfer” anlayışının artık terk edileceğinin garantisi? Yani, bir başka ve çok önemli istikrar ihtiyacı da burada. Trabzonspor’un mutlak gerek duyduğu “alt yapıdan öz kaynak + yurt içinden yıldız adayı + dünya futbolundan adaptasyonu kolay oyuncu” puzzle’ı uzun vade için yaşama geçirilebilecek mi? Doğru parçalar doğru koordinatlara yerleştirilerek görkemli bir manzara oluşturulabilecek mi? Yoksa yoksa, yöneticiler, bizim “puzzle” dediğimizi, hep “yap-boz” diye mi tercüme edecekler, her sezon yeni bir kadro (Kod adı: Geleceğin Takımı!) mu kuracaklar?

Gelecek deyince… Başkan Sümer’in geçtiğimiz çarşamba günkü basın toplantısı bu konuda bazı ipuçları verir gibiydi. “2005 yılında bu konuda kendi kaynaklarımızın ağırlıkta olduğu bir kadro oluşturacağız. 5 kıtadan aldığımız yabancı oyuncularla da kendi kaynaklarımızı bütünleştirip, evrensel bir boyut taşıyacağızdedi, Başkan. Yani, puzzle projesini kendi terminolojisi ile ifade etti. Sümeri tanıyanlar bilirler; kültürü engindir, hitabeti kuvvetlidir. Ancak, Sayın Sümer görevi devralalı neredeyse 2 sene olduğuna göre, kendisinden güzel sözün ötesinde bir şeyler beklenmesi gayet doğaldır. Borçlanmanın en alt düzeye indirilmesi, büyük ve kalıcı maddi kaynak yaratılamasa da, hiç değilse, kulübün üzerindeki parasal yükün azaltılması, UEFA kriterlerine hazırlık yapılması yerindedir. Buna karşılık, kurumsallık kulvarında yeterli adım atılamamış, 6 Ocak tüzük tadili toplantısındaki heyecan ve katılımcılık canlı tutulamamıştır. Bu alanda yarım kalan işlerin -daha çarpıcı bir deyişle- hayati atılımların yapılabilmesi için ise belki de Sümerin yıl sonundaki kongre için sarf ettiği temenninin gerçekleşmesi gerekecektir: Daha seçkin, genel, arayışçı bir yönetim biçimi oluşacağına inanıyorum

***

Sonuç olarak, Trabzonsporun ilk görüntüsü, bu sene belirlediği Avrupa hedefi ile kısmen sağlıyor gibi. Bu ligde, Bordo-mavili takımın, büyük olasılıkla gerisine düşeceği markalar, üç İstanbul takımı. Bunlara bir de Gençlerbirliği eklenebilir. Geri kalanların Trabzonspordan fazlası yok. Kurumsal ve teknik alanlarda geçen sezonlara göre daha az hata yapacak bir Trabzonspor, önce başaltına yerleşir, Avrupa hedefine ulaşabilir; yolunu şaşırmaması halinde de iki sene içinde zirve zorlayıcısı karakterine geri dönebilir. Bunun için gereken iki şey var zira Trabzonsporda: potansiyel ve gelenek

*****