Ameliyat Masası

Medya, Komedya

Sportif medyamızın “bir kısmısı”nda bayağıdır “has” yer buluyoruz.. Şayet, efsane çınarımız “Sefiller”i oynamasa.. Kendi kendimize “piştov” çekme hasletimiz sürmese.. Ve dahi, “dış darbecik” meraklısı “fodullar” olmasa.. Kimi gazetelerimizde “tek sütun” haber, kimi tivilerimizde de “birkaç saniyelik” görüntü ile yuvarlanıp gidecektik!

Demek ki, Trabzonspor’da sürekli “çekişme-didişme” olması lazım.. Demek ki, Trabzonspor’un yıllardır “hayaline yandığı” başarıyı aklının ucuna bile getirmemesi lazım.. Sportif medyamızın kimi mümtaz şefleri “öyle istiyo” çünkü!

Tamam.. Biz de biliyoruz ki, böylesi olayların haber değeri vardır ve “manşet” muamelesi görmesi normaldir.. Pekiii, ya bu tür “kıpraşmalar”ın olmadığı zamanlar? Aman efendim, ne gam.. Meali “yoksa olay, sayfa da nanay” hikayesi!

İstanbul’ün “Düka Beyleri”nde durum öyle mi? Birinin başkanı “kaşınsa” haber.. Öbürünün futbolcusu “üflese” haber.. Berikinin teknik direktörü “püflese” haber.. Böylesi “önemli!” şeyler olmasa da bişeyler bulunur ve kotarılır.. Bir nevi, “yoksa olay sayfa kolay” hikayesi, yani!

Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamı onlara meyilli ya, zaar.. Hani, biri kalkıyor, “Benim 25 milyon taraftarım var” diyor.. Öbürü altta kalır mı?.. Hemen “Benim 35 milyon taraftarım var, naber” karşılığını veriyor.. Nüfus yetse, geri kalan garibanlar da “naralanacak” ama heyhat!

Şimdiii…

Spor tutkunu insanların, o tür (sansasyon) haberlere meraklı olduğunu varsayan dostlar; şimdiden deklare ediyorum.. Bundan böyle, Trabzonspor’lu yönetici ve futbolcularla, iki laf üst üste koymak için sürekli birlikte olacağım.

Foto muhabirleri ile kameracılarınızı hazır kıta bekletin ha!.. Çünkü, her konuşma sonrasında “maraz” çıkaracağım.. Diklenen olursa da, yaradana sığınıp “Osmanlı tokadı”nı aşkedeceğim.. Alın size sansasyon, bana da şan şöhret(!)

***

Hey gidi sportif medyam hey.. Bir zamanlar Trabzonspor’a yer vermek için seyirtip duran emicelerim -Yarası olan gocunur- neredesiniz haney?

Futbolda tarih yazan koca Trabzonspor, bilinen nedenlerle “duraklama devri”ne girdi diye, “boşver anasını satim” muamelesi ha!

Hadi Trabzonspor, bugün horonu “tik” oynayamıyor.. Mazisini ve sahip olduğu taraftar kitlesini unutacak kadar, “akılları yele kaptırma” hallerine nasıl girersiniz, ey dostlar?

***

İğne olayı tamam.. Bir de madalyonun öbür yüzünü çevirip, çuvaldız olayını irdeleyelim kısaca…

Ey ahali.. Koca çınar, göz göre göre “S.O.S” veriyor.. Artık, başımızı ellerimizin arasına sıkıştırıp “Neden bu hallardayız?” diye düşünmenin zamanı gelmedi mi?.. Çok mu zor, “Birlik-beraberlik” denen olayı tesis etmek?.. Çok mu zor, dost kapısını “tık”layıp yardım istemek?.. Nedir paylaşılamayan rant, ya da her ne haltsa öbür “tırı-vırı”lar!

Zaman “yazık”lanma zamanı değil, yürekleri birleştirme zamanıdır.. Zaman, bıyık altından “kikirdeyen”lere ders verme zamanıdır.. Ve zaman “geç” de değildir.

Sizi bilmiyorum ama ben artık ozan Serdari’nin, “Nesini söyleyim canım efendim, gayri düzen tutmaz telimiz bizim/ Arzuhal eylesem deftere sığmaz, omuzdan kesilmiş kolumuz bizim…” dizelerini seslendirmek istemiyorum.

Ve “Trabzonsporum”u geri istiyorum!