Fırtına, İhtilal, Efsane,Trabzonspor

Giriş Yazısı

Trabzonspor’un bir şampiyonluğunu bile görmek nasip olmadı, diye sızlanan seksen sonrası kuşağa benzer benim Trabzonspor yazarlığım. Doksanların ortasından bu yana… Trabzonspor’un en çalkantılı yıllarına denk gelir; kısmet işte! Büyük ölçüde üzüntü, tartışma, huzursuzluk, maddi manevi sıkıntı dönemleri. Ülke genelindeki Trabzonspor sempatisinin hızla erdiği yıllar.

Trabzonspor’un en karanlık dört yılına, yani 1996-2000 dönemine tanıklık eden yazılarımı topladığım kitabımdan sonra yeni bir proje vardı aklımda. O unutulmaz mayıs haftasındaki kargaşadan, olaylardan, intiharlardan sonra belirir olmuştu kafamda yavaş yavaş. O yılın sonundaki yönetim değişikliğini takiben başlayan imaj erozyonu, hele de Trabzonspor’a yönetici olmuş isimlerin adlarının tuhaf konularda anılması çoğu Trabzonsporlu gibi bana da fena dokunuyordu. Yitirdiğimiz sempatimizin ötesinde, ülke insanının, Trabzonluların, Trabzonsporluların futboldan başka bir şeyden anlamadıkları, onu da artık fazlasıyla tatsız hale getirdiklerini düşünmelerinin üzüntüsüydü beni bir şey yapma zorunluluğuna iten uyarı.

Medyanın Trabzonsporlu olarak yansıttığı insanlar futbolcular ve kulüp yöneticileriydi haliyle. Garip bir çıkar, para ve mevki mücadelesine yenik düşüyordu koca camia. Kamuoyuna Trabzonspor’un aydınlık yüzünü göstermek, alternatif bir Trabzonspor platformu takdim etmek gerekiyordu. Birisi bunu yapmalıydı. Mutlaka!..

Tanıl Bora ile tanıştık o sıralarda. Kitabımı okumuş ve görüşmek istemişti. Kısa süre sonra da yeni bir Trabzonspor kitabı teklifi geldi, İletişim Yayınları adına. Bu, epeydir aklımda olan projeyi gerçekleştirmek için bulunmaz bir fırsattı. Hemen özetledim Tanıl’a, kendi başıma bir şeyler yazmaktansa, bir platform kitabı yaratmayı önerdim. Trabzonsporlu yazarların, şairlerin, sanatçıların, müzisyenlerin, araştırmacıların, tarihçilerin, gazetecilerin, Trabzonsporlu aydınların yazılarından oluşacak bir ortak yapıt. İşte böyle başladı bu kitabın çalışmaları.

Doğrusu, beklediğimizden çok uzun sürdü hazırlığımız. Önce yazarları ve konuları belirledik birlikte. Kolay ulaşılanı oldu, zor bulunanı da. Yazarım, diyen kadar olmasa da, yazamam, diyen de vardı. Olumlu yanıt verip de bir türlü yazamayanlar da oldu. Bazı isimlerin yerine yenilerini ekleyerek devam ettik yola. Trabzonsporlular dışında, Trabzonspor’u uzun süreden beri, hatta başarı yolunda verdiği ilk belirtilerden itibaren izleyen deneyimli gazetecileri unutamazdık, unutmadık. Onlara, son dönemin objektif gözlerini, beyinlerini ekledik. Trabzonspor olgusuna ve yaşanmış olaylara farklı açılardan bakabilen geniş bir kadromuz, müthiş bir takımımız oldu sonunda.

Tam iki buçuk yıl sürdü bu kitabın hazırlığı. Yazar kadrosu çok geniş olduğu için yazıları toparlamak da zordu ama başka güçlükler de yormadı değil bizi. Mesela, hazırlık süresi uzadıkça yeni gelişmeler yaşandı Trabzonspor’da. Elbette aktüel bir yazın değildi oluşturmaya çalıştığımız, kalıcılıktı esas olan, lakin bazı bölümlerin güncelleştirilmesinden geri de duramazdık; durmadık. Bir başka zorluk ise üç kelime halinde gösterdi kendini. Kitap henüz proje halindeyken kafamdaki isim bir üçlemeydi: “Fırtına, İhtilal, Efsane” Ben ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam, yazarlar da aynı yoldan geçtiler kalemi ele alınca; en çok bu üç kelime geçti yazıların içinde. Bazı yazıların belli bölümleri hep aynı şeyleri anlattı doğal olarak. Tekrardan kaçınıp okuyucuyu yormamak için çalıştık Tanıl Bora ile epeyce bir süre de. Ama sonunda o üç kelimeye bağlı kaldık gönül rahatlığıyla.

“Karadeniz Fırtınası” olarak birden ortaya çıkıp yerleşik her şeyi alt üst etmişti Trabzonspor. Lig şampiyonluğunu ilk kez İstanbul dışına çıkararak bir “İhtilal” yapmıştı. Çok kısa sürede toplam 6 kez şampiyon olarak, Avrupa’da ülkemizi cesaretle ve başarıyla temsil ederek “Efsane”leşmişti. Efsane nitelendirmesinde enflasyon yaşayan Türk futbol kamuoyunun gerçek efsanesiydi o.

Zira efsane, çağlar boyunca, kuşaktan kuşağa aktarılan ve olağanüstü canlıları, olağanüstü olayları anlatan hikayelerdi. Oysa kupaları bir bir toplayabilmeleri için lehlerine her türlü koşulun yaratıldığı, ülkenin tüm zinde güçlerinin seferber olduğu kurumların şampiyon olmaları çok doğaldı; hikaye edilmeye değmezdi. Ancak… İstanbul dışından mütevazı ve dış desteksiz bir kulüp bu tuhaf ülkenin anomalili liginde şampiyon olursa, durum olağanüstülük arz ederdi. Hele o takım, bu olmazı, yapılmazı tam altı kez başarırsa işte ona, gönül rahatlığıyla, yürekten ağza dolan bir coşkuyla “efsane” denilebilirdi.

İşte sevgili okurlar… Memleketin bir ucundan, kimsenin beklemediği bir dönemde çıkmış ve her türlü dengesizliğe, adaletsizliğe, acımazsızlığa rağmen zirveye oturmuş, sayısız kupa almış, Anadolu’nun ve dahi Trakya’nın gönlünde taht kurmuş bir kurumun hikayesini anlatıyoruz biz bu kitapta. Farklı alanlarda çalışmalarıyla tanıdığınız çok değerli insanlarımızın kaleminden, farklı bakış açıları ve farklı görüşlerle. Türk futbolunda Trabzonspor olgusunu ve onun içinden çıktığı az dillendirilen bir tarihsel gerçeği “Trabzon Futbolu”nu irdeliyoruz enine boyuna, en samimi şekliyle. Kolaya kaçma heveslilerinin, sıkıntı çekmeye katlanamayanların, sabredemeyenlerin, özveri nedir bilmeyenlerin değil, meşakkatli bir yolculuğu yaşayan ve bundan sonra da yaşamaya hazır olanların takımının hikayesini. Bir yaşam tarzını, bir yaşama sevincini… Bilinen, bilinmeyen ve bizim bilmenizi arzu ettiğimiz yönleriyle Trabzonspor’u…