Genel Futbol Yazıları

Yabancı Kontenjanı 300 Kiloyla Sınırlandırılsın

Sadakat sahibi futbolseverlerin dikkatli gözlerinden kaçmamıştır; Kulüpler Birliği (KB), 6 Nisan günü Ankara’da toplandı. Kuruluşundan itibaren aldığı hemen her kararla ilgi çekmeyi başaran bu hayati organ (!) bu kez de, 5 Nisan kararlarına bile rahmet okutup gölgede bırakacak bir maddeler dizisi yayımladı.

Futbol federasyonuna “tavsiye” kıvamında kaleme alınan bu kararların ağırlık noktası, alışılageldiği gibi, “yabancı oyuncu” sayısı. Kuruluş günlerinde sadece üç olan yabancı hakkını kısa sürede ve azimle altıya çıkarmayı başaran KB, şimdi de bu rakamın küçültülmesinden yana tavır alıvermiş. Yabancı sayısının, tedrici olarak önce beşe, sonra da dörde indirilmesi gerekiyormuş.

***

Bu KB’nin, yabancı sayısının arttırılması çabalarının altında yatan amaç neydi hatırlıyor musunuz? Güya, çok sayıda yabancı oyuncu transfer edip Türk sporcularının emek bedellerini düşüreceklerdi. Sonrasında ne olduğunu söylemeye aslında pek gerek yok; ama biz yine de tekrarlayalım: Yerli oyuncuların maliyeti azalmadığı gibi, Türk futbolu, bir sürü vasat ve kalitesiz yabancı ile doldu, taştı.

Açıkgöz uluslararası (!) menacerler, kulüplerimizin kapıları önünde yatar kalkar oldu; tesislerin telefonları, faksları kilitlendi. Yeni yetme popçu kliplerini sürklase edecek nicelikte topçu kaseti, yöneticilerin ve teknik adamların önüne sürüldü.

Peki sürüldü de, ne oldu? Yerli oyuncuların fiyatı gerçekten düştü mü yani? Nerdeee ! Ha, bir şey düştü düşmesine tabii; ancak bu, yerli oyuncuların aldıkları para değil, yabancı oyuncuların sahada ve bu güzel ülkede kaldıkları süre oldu. Galatasaray’ı, bir de bu sezonun ya da başka bir tanımla Mustafa Denizli’nin Fenerbahçe’sini çıkın, yabancılarından verim alabilen, yani verdiği paranın karşılığını alabilen kulüp sayısı sıfır nokta bilmem kaç olarak hesap olundu.

***

Bilen bilir; bendeniz baştan beri KB’nin bu anlayışına karşı çıkmışımdır. Çok sayıda yabancı oyuncudan Türk futboluna bir yarar sağlanamayacağını anlatmaya çalışmışımdır. Gerçi öyle yapmışımdır da bir şey mi olmuştur? Elbette hayır. Sadece, haklı çıkıp oturmuşumdur.

Benim naçizane teklifim şudur: Yabancı sayısı tümden serbest bırakılmalıdır! Hoppala, dediniz, yerinizden hop kalkıp hop oturdunuz değil mi? “Hem çok sayıda yabancıya karşı olup hem de yabancı oyuncu sayısının serbest bırakılmasını savunmak da ne demek oluyor şimdi” buyurdunuz değil mi? Durunuz, lütfen sakin olunuz. Bakınız aşağıda nasıl da izah ediyorum…

Federasyonun, belli sayıda yabancı oyuncu oynatılmasına izin vermesinin, futbol kamuoyuna, taraftara yansıması nedir acaba? Çok basit: Federasyon dört yabancıya mı izin verdi, kulübünüz dört yabancı almak zorundadır artık. Yabancı barajı beşe mi yükseltildi, o “beş”; altıya mı çıkartıldı, o “altı” kulüpler için bir zorunluluktur maalesef. Zikredilen sayıdan daha az yabancı oyuncunuz varsa, taraftar da, medya da ligi size zehir eder o sezon.

Oysa, yabancı sayısı serbest bırakılsa öyle mi olur? Kadronuzda kaç yabancı oyuncu bulunduruyorsanız o sayı doğrudur artık. En azından sizin kendi doğrunuzdur. Kimse sizi eleştirmek hakkına sahip değildir. Yabancı sayısı serbest bırakılmıştır ve siz kararı öyle yorumlamışsınızdır. Rahat olun, kimse size karışamaz!..

***

Nasıl, kitleyi tam olarak ikna edemedim mi? İlla da bir kısıtlama olmalı mı, diyorsunuz; tamam o zaman! Kısıtlama olsun, lakin oyuncu sayısında değil. Yine bir rakam verilsin, ancak bu oyuncu sayısını değil, oyuncuların toplam ağırlığını ifade etsin. Kilogram olarak tabii…

Yok, yok, kafanız karışmasın. Hesap gayet basit. Mesela şöyle bir kural konsun: Kadronuzda, toplam 300 kilogram ağırlığında yabancı oyuncu bulundurabilin. İster 75 kiloluk dört yabancı alın, isterseniz “0.1 tonluk” üç yabancı. Orası size kalmış. Pardon, orta sahanız mı zayıf dediniz. İşte size bir seçenek daha: Galatasaray’ın bücürlerine denk sıklette, yani 60’ar kiloluk beş adet orta saha oyuncusu transfer edersiniz; alın size “3-5-2’nin kralı”!..

***

Sevgili futbolseverler !.. Gördüğünüz gibi, yaratıcı olmak, doğru karar verip olaya olumlu katkı sağlamak için öyle birlik-mirlik kurmaya falan gerek yoktur. Kafanız çalışıyorsa ve amacınız gerçekten de doğruyu bulmaksa kendi başınıza da başarılı olabilirsiniz. Şimdi, siz ne yapıp edip bu köşeyi okuyun. Takip eden yazılarda, yerli oyuncu maliyetlerinin neden düşürülemediğini de bir güzel açıklayacağım. Bu süre zarfında sizler, “En büyük taraftar, futbolcular sahtekar” vecizesinin mana ve ehemmiyeti üzerine biraz kafa yorunuz lütfen. Türk futbolunu sürekli yaralayan, yarayı da aralıksız kanatan suç aleti orada saklı zira…2003