Yok Masanın Başı
Tamam, biliyoruz; top yuvarlak, futbolda her şey olabilir; ama bu kadarı da biraz fazla yani. Biz, Kocaelispor maçındaki ilk gol Hami’ye mi yoksa Ahmet’e mi yazılmalı, diye tartışırken hakem Cem Tosyalı tuttu, golü Tamer’e ikram etti. Gülsen gülemezsin, kızsan kızamazsın. Bir garip hakem işte.
Aslında Hami için tek bir golün pek önemi yok. Nasılsa 200 gole ulaşacak, 300 gol seviyesi ise ihtimal dışı. Yani, oyunculuk kariyerini ha 237 golle bitirmiş ha 236 ile. Ancak durum Cem Tosyalı için pek de öyle değil. Çocuk henüz üst düzey hakemlik kariyerinin başında. İstikbal vaad ediyor falan ama hesabını böyle sık sık karıştırırsa uzun süre sahalarda kalamama sorunu baş gösterebilir. Ben Tosyalı’nın gerçek hayattaki mesleğini çok merak ediyorum doğrusu. Eğer bakkalsa ve veresiye defterini de böyle tutuyorsa mahallede her gün kavga var demektir.
***
Bu sezon iyi bir yere gelmek istiyorsak Kocaeli maçını çok dikkatli analiz etmemiz gerekir. Geçerli sayılmayan iki gol ve ofsayt gerekçesiyle kesilen çok ciddi gol girişimleri… Elbette, Giray hoca gibi sahaya girmeye teşebbüs edelim, demiyorum ama, nezaket ve asalet sınırları dahilinde bir şey de yapmak lazım yani. Bırakın Trabzonspor’u, hiçbir takımın gücü ve sabrı bu zulme dayanmaz zira.
Bir kere golleri verilmeyen isme bakınız. Biz bu Lange’yi “gol kralı” unvanı ile dünyanın parasına transfer etmişiz. Çocuk henüz uyum sağlayamamış ve ciddi şekilde tartışılır hale gelmiş. “Yerden beş santim yüksekliğe sıçrayabiliyor mu?”, “Dar alanda kısa pas yapıyor mu?”, “Düğme dikip ilik açıyor mu?”, “Dım vururken küt attırabiliyor mu?”, falan. Oğlan tam da pazar günü yağmuru bulmuş, gollerini sıralayıp patlama yapacak; fakat o da ne? Cem Tosyalı ve yardımcısı tüm bu güzellikleri silip atıyor.
Demem o ki, olayın iki farklı yönü var. İlki, Trabzonspor’un gollerinin verilmemesi ve puan kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bırakılması. Bu alışıldık bir numara. Peki ya ikincisi? Şeytanın aklına gelmez vallahi. Lange’nin buz gibi golleri sayılmayacak, çocuğumuzun morali bozulacak, teknik patron ve yönetim hatalı transfer yapmakla suçlanacak. Sonuçta camia tümden karışacak. Olayın bu cephesine bakınca insan “Aman golü versin de kime yazarsa yazsın” bile diyemiyor artık.
***
Son doksan dakikayı böyle titizlikle inceleyince gözüm korkmadı değil hani. Bunların tosyalısı böyleyse tosyasızı nasıldır Allah bilir? Zaten ne olduysa oldu, son sezonlarda hakemler Trabzonspor’un haklarını pek sık gaspeder hale geldiler. Biz, Mehmet Ali Bey başkan oldu, artık masa başında da güçlüyüz, diye sevinirken işler tam tersine döndü. Hakemlerin Trabzonspor’a karşı beslediği sempati ve adalet gibi duygular ciddi şekilde erozyona uğradı.
Durum böyleyken böyle. Ancak ben yine de camiamızın bu direnişi de kıracağını umut ediyorum. Ayrıca, tüm bu haksızlıklara karşın bizim yöneticilerin masa başında hiç de fena olmadıklarını inanıyorum. Lakin masanın cinsini bir türlü çıkartamıyorum !.. 15 Eylül 2000