Ameliyat Masası

Çocuklarımızı Kurtardık

Bizim Campbell, Galatasaray savunmasını bir tarafa, kaleci Taffarel’i diğer yatırmış golünü atarken kale arkasında bildik bir isim başını üzüntüyle öne eğiyor. Trabzonspor kadrosundayken milli takımın değişmez elemanı olan ama artık kendi takımında bile forma yüzü göremeyen Tolunay Kafkas bu tanıdık sima. Yaa Tolunay kardeşim, daha yakın zamana kadar kendinin sandığın büyüklük aslında Trabzonspor’un büyüklüğüydü. Bilemedin, anlayamadın ve kaybettin. Senden sonrakiler kaybetmezler inşallah…

***

Bu kulübün büyüklüğünü kendisinin sanan bir tek Tolunay değil elbette. Bir grup spor yazarı var aynı dertten muzdarip, niye okunduklarından bihaber. Yönetimlere sallarlar, teknik adamlara, futbolculara sallarlar. Yeni bir oyuncu mu transfer edildi, hele de yabancı mı, durmadan beklemeden bombalarlar. Vugrineç’e demediklerini bırakmadılar, çocuk bugün Türkiye’nin en iyi yabancısı ( bakınız ; Hürriyet, Haftanın Panoraması ). Campbell’ı resmen aşağıladılar, adam bize iki derbi kazandırdı. Efendiler siz iyi yazdığınız için değil, Trabzonspor’u yazdığınız için okunuyorsunuz. Gelin, polemik yaratıp reyting peşinde koşmaktan vazgeçin ve Trabzonspor’un her birimine, her bireyine sahip çıkın. Muhtaç olduğunuz iyi niyet, taraf olduğunuz renklerde mevcuttur…

***

Hadi yukarıda tanımladığım yazarlara uyan bir örnek vereyim. Hani Gordon Karabük maçından sonra “1-0’lara alışmalısınız” demişti ya. 5-3’lük Galatasaray zaferinden sonra muhterem yazarlar şöyle yazmayı bile düşünmüşlerdir: “Gordon Milne yalancıdır. Camiayı aldatmaktadır. Önce tek gollü galibiyet vaat etmekte aradan bir hafta geçmeden Galatasaray’a beş gol atma cüretini gösterebilmektedir. Tez kellesi vurula !..”

***

Galatasaray Başkanı Faruk Süren’in hezimetten sonraki demeci tam bir komediydi doğrusu. Galatasaray öyle büyükmüş ki, Trabzonspor galip gelince sevinçten ne yapacağını şaşırmış. Sanki dün bizden beraberlik koparınca şeref turu atmadan soyunma odasına gitmeyen onlar değildi. Büyüklük ne isimde ne de hacimde Faruk Bey ! Büyüklük yürekte, bilekte. Şunu bir anlayabilseniz…

***

Ali Sami Yen’deki müthiş mücadeleden sonra gereksiz demeç verenlerden biri de bizim taraftandı. Bir değerli yöneticimiz kendi işimize bakmak varken “Fatih Terim oyuncularına yere düşmeyi değil, futbol oynamayı öğretsin. Hakan Şükür başına taç takacağına top oynasın” gibi cümleler sarfetti. Oysa böyle sözlere ne gerek var, biz söyleyeceğimizi sahada söylemiştik zaten…

***

Galatasaray galibiyetinin bizi şampiyonluk mücadelesi içinde bıraktığı kesin. Ancak tarihi maçın çok daha önemli bir sonucu genç kuşaklara, çocuk yaştaki Trabzonlular’a ulaştırılan mesajdır. Özellikle Trabzon dışındaki taze beyinler, hassas gönüller bu zaferle İstanbul’un büyük kulüplerinin emperyalist politikalarından kurtulacaklar ve Trabzonspor’a, yani kendi doğal kulüplerine bağlanacaklardır. Yani, bu galibiyetle sadece Campbell kurtulmadı, bizim çocuklarımız da kurtuldu. Hepimize kutlu olsun…

***

Son olarak kupadaki durumumuz için ferahlatıcı bir mesaj vermek istiyorum. Trabzonspor turu şimdiden geçmiştir. Çünkü Gaziantepspor’un ikinci maçta bize 7 gol atması çok uzak bir olasılıktır. Çünkü Trabzonspor artık seyrini otomatik pilota bağlamıştır, her maç 5 gol atmayı adet haline getirmiştir. İçiniz artık rahat olsun…