Ameliyat Masası

Yerli Oyuncu Yasaklansın

Bu ülkede nadir gerçekleşen olaylardan biri oldu, hak eden kazandı. Galatasaraylıların lig şampiyonluğunu kutluyorum. Bazıları hariç tabii. Kimler mi ? “Birinci takımım Trabzonspor, ikinci takımım Galatasaray” diyenler veya bunun tam tersi beyanda bulunanlar. Bu dostlarımız bilsinler ki, Trabzonspor kimsenin beşik kertmesi ya da imam nikahlı takımı değildir ! Trabzonspor hiçbir İstanbul kulübünün kuması da değildir. Kendilerine başka istepne bulsunlar bir zahmet…

***

Aslında Üçüncü Lig’de şampiyon olan Petrolofisi’ni de tebrik edecektim ama bayilerinden aldığım benzinler beni iki kez yolda bırakıp dünyanın masrafını yaptırdıkları için vazgeçtim. Futbol dediğimiz sadece bir oyun, Petrolofisi önce akaryakıtta şampiyon olsun da hep beraber kutlayalım.

***

Geçen gün işlerim başımı aşmış, aklım karışmış bir haldeyken kısa bir gazete molası verdim. İyi ki de vermişim, spor sayfasındaki bir haber beni müthiş mutlu etti: “Transferde atağa kalkan Trabzonspor yönetimi, Nevşehirsporlu Veysel ve Gaziosmanpaşalı Güngör ile anlaştı.” İçime bir ferahlık düştü, tüm sıkıntılarımı unuttum. İşte Trabzonspor’u 15 yıl sonra şampiyonluğa taşıyacak isimler bunlardı !.. Şey… Pardon… Transfer komitesinde eski Özak yönetiminden biri mi var ?..

***

Bu “şike” denilen şey tıpkı cemre gibi doğal bir hadisedir. Her yıl aynı mevsimde düşer futbolumuza. Gazeteler, televizyonlar, kulüp yöneticileri, taraftarlar bas bas bağırırlar “teşvik primi ve şike rezaleti” diye. Çok kısıtlı nitelik ve nicelikte doğruya sahip bir ülkede başka ne bekliyorlarsa ? Oysa şike de, teşvik primi de günlük hayatımızdaki alışkanlıklarımızın forma giymiş halidir. Yetkili ya da sorumlu kişinin, zaten görevi olan bir işi para karşılığında yapmasının yeşil sahaya izdüşümü teşvik primidir. Kanunen gerçekleşmesi doğru olmayan bir işe maddi çıkar gözeterek olurluk sağlama eyleminin sportif karşılığı ise şikedir. Ve bir ülkede masada ne oluyorsa, sahada da o olur…

***

Kulüpler Birliği’nin son toplantısından çıkan tavsiye kararına bakın Allah aşkına: “Yabancı oyuncu transferi serbest bırakılsın.” Beyefendiler akılları sıra yabancı oyuncuya kucak açarak, anormal yükselme kaydeden iç piyasayı frenleyecekler. Sanki yerli oyuncuların emek bedelini onlar gibi uyduruk yöneticiler yükseltmemiş gibi. Eyvallah ağalar, yabancı oyuncu transferini serbest bırakalım ; sizin de gönlünüz olsun. Bize koymaz nasıl olsa, enflasyonu serbest bırakmışız milletiz biz…

***

Eskiden yabancı deyince ilk akla gelen oyuncu kaleci olurdu. Duydum ki, Trabzonspor yine yabancı kaleci arıyormuş. Bu takımın Şenol Güneş’ten sonra sahaya sürdüğü tek büyük kaleci olan Metin Aktaş’ı bazılarına beğendiremedik nedense. Fenerbahçe’nin kalesinde Rüştü gibi bir büyük yetenek var, diyoruz ; sonra kendi büyük yeteneğimizi kulübeye mahkum etmeyi düşünüyoruz. Rüştü, yabancı kalecinin arkasındaki bekleyerek mi Rüştü oldu sanki ?..

***

Ekranda görüntülü bir transfer haberi ; Hasan Şaş, menaceri aracılığıyla Fenerbahçe ile anlaşmış. Trabzonspor’la prensipte anlaştığı açıklanan yıldız oyuncunun menaceri kim dersiniz peki ? Eski Trabzonsporlu oyuncu Mehmet Soykök. Hani, jübile maçı için Trabzonspor yönetiminden kesin tarih alan, bastırdığı davetiyeleri sattıktan sonra bizim yönetimin cayması nedeniyle çok zor durumda kalan Mehmet kardeşimiz. Eee, alma mazlumun ahını, çıkar transfer mevsiminde…

***

İki sezon önce Fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi verirken hemen herkes kadronun takviye edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Geçen sezon ve bu sezon da mevcut kadroya yeni yıldızlar katılması gerektiği görüşünde hemfikir olduk. Ancak “süper kadro” vaadiyle iş başına gelen yönetim gerekli takviyeyi yapmadı, yapamadı. Bu gerçekler herkesin malumu iken şimdi şampiyonluğun kaçırılmasından sadece mevcut oyuncu kadrosunun sorumlu tutulması anlaşılamayacak bir tavırdır. Hepimiz için, tam anlamıyla kendimizi inkardır. İçe ve dışa bu kulübün gerçek tablosu ile örtüşmeyen mesajlar vermek yerine, herkes kendi hatasının sorumluluğunu göğüslesin lütfen. Acılar paylaşıldıkça azalır zira…

***

Bu sezon da şampiyonluğa ulaşamadık. Olsun, ben Trabzonspor’un üçüncülüğünden de gurur duyarım. Gönlümden Trabzonspor’un şampiyon olması geçer elbette ; ama beynim Trabzonspor’u her şekilde kabul etmeyi öğütler bana. Başkaları Ankaragücü maçından keyif almazmış, bana ne. Ben, Trabzonspor’un her maçından ayrı bir zevk alırım. Trabzonspor’un attığı her gol, bordo-mavi formalı oyuncuların yaptığı her güzel hareket benim için mutluluk kaynağıdır. Her maç benim için yeni bir başlangıçtır. Çünkü ben Trabzonspor’um, Trabzonspor biziz. Ve Trabzonspor’un bizden başka kimsesi yok…