Ameliyat Masası

Futbolcu, En Az Suçlu

Operasyon, kimseye sevimli gelen bir kelime değil. Tedirgin, huzursuz ediyor insanımızı. Ancak bazı durumlarda operasyon zorunlu hale geliyor, maalesef. Ve, teşhis doğru ise, tip ve büyüklük doğru belirlenmişse çok da faydalı oluyor ayrıca. Peki Trabzonspor’da sözü edilen operasyon öncesindeki teşhis doğru mu ; yapılacağı söylenen operasyonun kurgusu uygun mu ? Gelin bir göz atalım.

Trabzonspor Kulübün’nün başlıca iki sıkıntısından biri kötü yönetim-niteliksiz ( ya da kimine göre meteliksiz ) yönetici ise bir diğeri taraftar sorunudur. Aslında buna “taraftar sorunu”ndan ziyade “seyirci sorunu” demek daha doğru olacaktır. Öncelikle Trabzonspor takımı son yıllarda kendini seyrettirecek seyirci bulamamaktadır. Şampiyonluktaki rakiplerimiz tıklım tıklım tribünler önünde oynarlarken bizim tribünler bayramdan bayrama dolmaktadır. Dahası, İstanbul seyircisi takımını maçın sonuna kadar desteklerken biz daha onuncu dakikadan itibaren ıslıklamak, protesto etmeye başlamak gibi kötü bir huy geliştirmişizdir.

Alın işte, en yakın örnek İstanbulspor maçı. Takım ilk yarıda gayet düzgün bir futbol sergiliyor, ne kadar güzellik varsa sahaya yansıtıyor, neredeyse on tane pozisyon yaratıyor… gol geldi gelecek. Bunlar güzel şeyler değil mi ? Hayır ! Tribünün farklı bir düşüncesi var, “Bu sene şampiyon yine taraftar”, “En büyük taraftar, futbolcular sahtekar”, “Taraftar sahaya, futbolcular dışarı” diye bağırmayı tercih ediyor.

Şimdi söyleyin Allah aşkına, böyle bir ortamda hangimiz kapasitemizi, azmimizi ve yaratıcılığımızı sahaya yansıtmayı sürdürebiliriz. Diyorlar ki, bu futbolcular kendilerine güvenlerini yitirmişler, disiplinsiz davranışlar sergilemişler, şehirden uzaklaşmışlar, evlerini bile şehir dışına taşımışlar.. Tamam, bunlarda doğruluk payı var ve hepimiz bir ölçüde katılıyoruz ; ama bir de kendimizi onların yerine koymamız gerekmez mi ? Her kötü sonuçtan sonra eviniz taşlanma tehdidi altındaysa, aklınız evdeki karınızda, çocuğunuzda kalıyorsa evinizi ya şehrin dışına taşımayı düşünürsünüz ya da garnizonun içine.

Trabzonspor futbolcusu bu ülkenin en zor şartlar altında mücadele veren profesyonel sporcudur. İçten ve dıştan gelen türlü zorlamalara muhatap olmakta ve büyük bir zihinsel kaos içinde şampiyonluk yolunda savaşmaktadır. İstanbul medyası bu oyuncuların peşindedir. Bir gün Televole’ye çıkartıp duygusal sahneler oynatırlar, ertesi gün gazetede “acımasız tekme attı” diye yerin dibine sokarlar. Yıldız oyuncuları bordo-mavi forma altında görmeye katlanamazlar, her hafta ya bir İstanbul kulübüne ya da Avrupa’ya transfer ederler.

Futbolcu dediğimiz de bir genç insandır sonuçta ; hem eleştiriden etkilenir, hem övgüden. Yükselmek, daha rahat şekilde, daha modern şehirde yaşamak ister. Trabzon’da kazandığının birkaç katı teklif edilir, tümden şaşırır. Evlenir, eşi de bu karmaşık duyguların iyice yumak olmasına katkıda bulunur zaman zaman.

İşte bu durumda, bulunduğu kulübün ve kentin şartlarına bakar futbolcu. Mutlu mu ; kafası rahat mı ; seviliyor mu ? Camia futbolcusuna, takımına ve kulübüne sahip çıkıyor mu ? Dıştan gelen ve bizim tarafımızdan değiştirilemez özellikte olan, geleneksel ve yoğun bir baskının altındaki futbolcunun kararını iç durum etkileyecektir artık. Formasını giydiği camiadan da olumsuz tepkiler alınca tümden yıkılır futbolcu ; sorun para da değildir artık, kaçıp kurtulmak ister ; fena bunalmıştır yani…

Dönüyorum operasyon lafına. Kesin bir düşüncem var ; futbolcunun, kulübün, camianın içinde bulunduğu şartlar değişmeyecekse, aklımızı başımıza alıp kaliteli ve çağdaş bir yönetim, her şeye rağmen destekleyen bir taraftar kitlesi, sızlanmaktansa harekete geçen ve özveride bulunacak bir camia oluşturamayacaksak hangi büyüklük ve içerikte operasyon yaparsak yapalım düze çıkmamız mümkün değildir. Yeni gelen futbolcular da aynı olumsuz ortama girecekleri için kısa sürede, beğenmeyip gönderdiğimiz oyuncuların birer kopyası olacaklardır. Trabzonspor’un kadrosundaki oyuncuların bir kişilik problemi yoktur, en azından bir zamanlar yoktu. Onları bu hale biz getirdik. Birçok yönetici hafif ve vasıfsız kaldı, kendini futbolcuya beğendiremedi, saygı uyandıramadı. Teknik adamlar ya çok gevşek ya da çok sert davrandılar, futbolcunun anlayacağı dilden konuşamadılar. Medyadaki yazarlarımız bir gün ak dediklerine ertesi gün kara dediler, kafa karıştırdılar. Taraftar, bu çocukların bu kentin başarısı için ter döktüğünü unuttu, acımasızca protesto etti. Ve iş geldi bu noktaya dayandı.

Şimdi bu çocukları beğenmiyoruz, göndermek istiyoruz. Yerlerine yenilerini alacağız güya, sanki Trabzonspor’a gelmek isteyen futbolcu varmış gibi. Görmüyor musunuz arkadaşlar ; hiçbir futbolcu Trabzon’a gelmek istemiyor artık. Trabzonspor’un parası geçmiyor bu ülkede. Trabzonspor bu ligin en huzursuz kulübü oldu ve kimse kendini ateşin içine atmak istemiyor. Operasyon mu yapacağız, peki yapalım. Lakin boşuna menacerlik bürolarını falan aramayalım. Bize lazım olan yardımcı kurum itfaiyedir bu aşamada. Ateşi söndürmek lazım, ateşi !..