Daha İyisini Yapabiliriz
Transferdeki ilk bombamız, Enzo Scifo… Menacer kardeşimizin ifadesine göre, Belçika’nın yaşlı yıldızı futbol yaşantısını artık kasaba havasındaki küçük bir şehirde sürdürmek istiyormuş. Enzo Bey’in tercihine saygı duyarız; ama buraya geldiğinde daha öncekiler gibi kentimizi beğenmeyecek ve bizi hor görecekse boşa zahmet etmesin. Biz birbirimizi yeterince hor görüyoruz zaten…
***
Bu arada, Scifo’yu ikna görevi eski hocamız Leekens’e verilmiş. Bizim George, talebesi Enzo’yu ne deyip de razı edecek sizce ? “Orada bir sene kuyumu kazdılar, ikinci sezonun başında da sepet havası çaldılar” falan mı ?..
***
Bir de Pfaff muhabbeti var tabii. Ünlü kaleciyi havaalanında karşılayan o ilginç pankartı unutmadınız sanırım: “Kimi geldi yaptı gaf, kimi geldi oldu af, kurtar bizi Büyük Pfaff !” Bu kulübün temel sorununu daha iyi yansıtan bir örnek bulunabilir mi acaba ? Sevgili Trabzonsporlular, büyük olan Trabzonspor’dur. Hiçbir insanoğlunun gelip Trabzonspor’u kurtarması falan da söz konusu değildir. Tersine, Trabzonspor’un büyüklüğü bugüne kadar çok insanı kurtarmıştır. Ah bu gerçeği bir anlayabilsek !..
***
Trabzonspor’dan sonra Milli Takım’ın başarısızlığından da bizim yıldız oyuncularımız sorumlu tutuldu galiba. Yıllar sonra aday kadroda bizden hiçbir isim yok baksanıza. Tamam, çocuklar bazı hatalar yaptılar ama hem bizim kulüpte hem de Türk futbolunda onca eksiklik, onca yanlışlık varken bütün suçu birkaç genç adama yüklemek biraz haksızlık olmuyor mu yani ?..
***
Kayseri’yi yendik ama bazı medya muhteremlerinin istediği skoru yakalayamadık maalesef. Yok efendim, yenip yenmeyeceğimize karar veremediğimiz için beş gol yemişiz. Bana bakın sokma akıllılar ! Trabzonspor’un Kayseri’de beş gol yemesinin nedenini bulmak istiyorsanız Avni Aker’deki Gençlerbirliği maçımıza bakmanız yeterli olacaktır. O zaman pek memnundunuz ama. Kazan doğuruken iyiydi de ölünce mi kötü oldu şimdi ? Sizi gidi Nasrettin Hoca’nın torunları sizi !..
***
Bir de iç tartışma başladı bu arada… Bir grup taraftar takımın Kayseri’ye yenilmesini talep etti mi etmedi mi, diye. Ettiyse etti, gayet olağan karşılarım. Adamcağızlar sizden Çanakkale’yi, Altay’ı yenmenizi istediklerinde becerebilseydiniz bu gelmezdi başımıza. Taraftar baktı ki ne dersek tersi oluyor, böyle bir istekte bulundu mecburen. Sonuçta fena mı oldu yani ?…
***
Ali Kemal Denizci efsanevi bir oyuncuydu. Bugün insan olarak da çok seviliyor. Teknik adamlığı benim konumun dışında ; ama beyanatlarına takılmamam mümkün değil. Göreve geldiğinden beri öyle açıklamalar yapıyor ki anlayan beri gelsin. Bu tutumunu Kayseri maçından sonra da sürdürdü, söylenmemesi gerekenleri söyledi ve tüm Trabzonsporluları zor durumda bıraktı. Oysa Trabzonspor öyle göz önünde bir kurum ki, hepimizin attığımız her adıma azami dikkat göstermemiz gerekiyor. Yani… biliyorsak konuşacağız ibret alacaklar, bilmiyorsak susacağız bilgin sanacaklar…
***
Hani garip bir adetimiz vardır, dini bayramlar geçtikten sonra karşılaştığımız dostlarımızın geçmiş bayramlarını kutlarız. Hatta bayram sırasında görüştüklerimizin bile. Bu noktadan hareketle diyorum ki, madem yıllardır şampiyon olamıyoruz, bundan sonra da olacağımız şüpheli ; geçmiş şampiyonlukları kutlayalım yeniden… Şampiyonluk kutlaması neymiş, görsün yeni nesiller ; sevaptır sevinsin sabi sübyan…
***
Haftanın filmi ; “Benden Bu Kadar”… Bu filmle en iyi erkek oyuncu Oscar’ını alan Jack Nicholson nörotik bir yazar olan Melvin’i canlandırıyor. “Benden bu kadar” deyip hep acı çeken sevimli Melvin, ancak “Daha iyisini yapabilirim” dediğinde mutluluğu bulabiliyor. Trabzonspor’da gündeme gelen revizyon için de bu filmden çıkarılacak bir ders var elbette ; “Benden bu kadar” diyen bıkmış, bitmiş kendine güvensizler gidecek, “Daha iyisini yapabilirim” diyenler kalacak. Hem mutlu olacaklar, hem mutlu edecekler…
***
Filmde bir garson kızı oynayan Helen Hunt’ı televizyonda birkaç saniyeliğine gördüğümde “En iyi kadın oyuncu Oscar’ını bu kadın alacak” demiştim kendi kendime. Yanılmadım…oyuncunun iyisinden anlarım ; gerek sahnede, gerek sahada. Teknik adam konusunda ise hata yapabilirim. “İyi yönetici kimdir?” diye sorulduğunda da “Bu ortamda iyi yönetici, iyi oyuncu transfer edendir” derim. Gerisi boş laf…