Ameliyat Masası

Onsekizin Dışından

Geçen  hafta  oynadığımız  Şekerspor  maçındaki  soğuğa  rahmet  okutan  bir  ayaz. Tribünler  dolu  değil; ama  boş  da  sayılmaz. Ankaragücü  seyircisi  daha  ilk  dakikada ,  maç  boyunca  sürecek  tezahüratına  başlıyor. Tempo  yüksek , pozisyon  bol , yaratıcılık  had  safhada. Karabükspor  karşısındaki  kırkbeş  dakikalık  kahraman  Vugrineç  önce  rakip  savunmayı   ince  ince  dövüyor , sonra  da  kaleci  Adnan’ı  tek  kurşunla  vuruyor.

 

Bizimkiler  kişilikli  bir  oyunla  başladıkları  maçı  aynen  sürdürüyorlar. Bir  ara  adam  markajına  heveslenen  Hüseyin’in  boşalttığı  göbekten  epeyce  atak  yiyoruz  ;  lakin  otuzuncu  dakikadan  sonra  o  derde  de  çare  bulunuyor. Hem  zaten  Hami  yine  abarttı  bile. Ama  olmaz  ki ,  böyle  de  vurulmaz  ki.

 

Devre  arasındaki  klasik  muhabbet  ,  takımın  ikinci  yarı  sendromuna  yakalanıp  yakalanmayacağı. Yüzlerimiz  gülüyor  ama  Galatasaray  maçını  da  unutmuş  değiliz. İnşallah  Hami’nin  maç  eksiği  sırıtmaz , Abdullah  biraz  daha  canlanır ve  Nihat’a  nazar  değmez. Vugrineç  mi ? Ona  nazar  değecek  gibi  değil , kendine  güveni  gelmiş  bir  kere.

 

İkinci  yarının  daha  başındayız. Ankaragücü  , o  dakikaya  kadar  koli  kısmı  ile  bali  kısmı ayrı  tellerden  çalan  sahte  Gullit’i  oyundan  çıkarıp  Ergun’u  forvete  sürüyor. Ve  o  Ergun , girer  girmez  golünü  atıyor. Nasıl  mı ? Takımının  bunaldığı  bir  anda  topu  çarçabuk  ve  isabetsiz  bir  degajla  rakibe  sunan  Nihat’ın  hatasından. Oysa  o  anda  ileride  sadece  Hami  var , O da  fiziksel  bitkinlik  halinde. Ama  bizim  Nihat  bu  hatayı  hep  yapıyor  işte.

 

2-1’den  sonrası  bildiğiniz  senaryo. Bizimkiler  paniklemiş  vaziyette , seyircisini  de  arkasına  alan  Ankaragücü  ise  saldırıyor. Allah’tan  onlar  da  çok  klas  değiller. Son  on beş  dakika  rakibin  hızı  kesiliyor. Kararımı  veriyorum ; maç  bitmeden  çıkacağım , bu  yazıyı  yetiştirmek  için. Tam  ayrılmak  üzereyim , bir  endirekt  vuruş  kazanıyoruz. Tamam ,  diyorum ; Galatasaray  maçındaki  golün  aynısı. Hami  de  benimle  aynı  fikirde ; top  içerde  ve  ben  dışardayım.

 

Hakem üçlüsünün  maç  boyunca  dört  kritik  kararı  var. İlki  , Ogün’ün  büyük  hatasının  penaltı  tartışmasına  dönüşmesi. Sonra , Ankaragücü  golünden  önceki  el-top  teması. Ardından , rakibimizin ofsayt  gerekçesiyle  sayılmayan  kafa  golü  ve  nihayet  üçüncü  golümüz  öncesindeki  endirekt  vuruş  kararı. Biz  stadyumda  tekrar  yapılmadığı  için  karar  veremedik  ve  geçen  hafta  Beşiktaş’ın  üç  golündeki  ofsaytı  doğru  tesbit  eden  bir  hakem  olarak  Muhittin  Boşat’a  güvenmek  zorunda  kaldık. Günahı  boynuna…

 

Çok  mutluyuz , çok  önemli  puanlar  aldık. Haftaya  biz  Bursa’yı  yenersek  ve  Fener  bu  stadyumda  puan  bırakırsa  ligin  ikinci  yarısında  şenlik  var  demektir. Hele  bir  de  yıldız  oyuncu  transfer  edersek , değmeyin  keyfimize…