Her sezon başlangıcı yeni bir heyecan. Yeni transferler ve yeni formalarla bitmek bilmeyen umutların buluşması. Taraftarlık meşakkatli olduğu kadar renkli bir uğraş.

Trabzonspor’un yeni formalarını ilk kez dün gördüm, uzun uzun inceledim. Sanırım taraftar forumlarındaki forma tartışması bu sezon da devam edecek. Zira, Nike ile yapılan anlaşmadan sonra oluşan büyük beklenti hâlâ tam anlamıyla karşılanabilmiş değil.

Aslında, Nike’ın kulübe verdiği ilk formalarla kıyaslandığında bu sezonun ürünleri bir iki adım ileride. Kumaşlar da kısmi kalite artışı, kesimlerde de belli bir düzelme göze çarpıyor. Beş forma da bir şekilde sınıfı geçer ama takdirlik temsilci yok maalesef.

Özel ürün olarak tasarlanan gri formadan oğlum Kuzey’e aldım. Trabzonspor’un renkleri zaten erkek giyiminin temel unsurları. Gri renk de aynı alanın başat ögelerinden. Haliyle, kombinasyonda zorluk çekileceğini söylemeyiz. Geçer not alabilecek bu formanın detayları ise yine sıkıntılı.

Neyse, ayrıntıya inmeden temel bir saptamamı söyleyeyim. Nike’ın, bu sezona kadar, bu kumaşlardan, bu yaka malzemesinden, bu dikiş tekniği ile herhangi bir Avrupa kulübüne yaptığı bir formaya rastlamadım. Nike’ın hiçbir mağazasında da, beyaz forma hariç, Trabzonspor’a yapılan ürünlerin farklı temalıları satılmıyor. Varsa da gözden kaçırmışsam, hangi renklerde olursa olsun, firma yetkilileri gösterdiği taktirde haklarını teslim ederim.

Burada atlamamamız gereken bir nokta, Trabzonspor yönetimi ile Nike firması arasındaki anlaşmanın ayrıntılarıdır. İki tarafça bugüne kadar açıklama gereği duyulmayan ya da açıklanmasında sakınca görülen bu sözleşme aslında sorunun hem nedeni hem de çözümüdür.

Ortada 3 olasılık vardır: Trabzonspor yönetimi bu kumaş, tasarım ve dikiş kalitesinde formalar talep etmiş olabilir, ki bu o tarafın bilgi ve görgü eksikliğine işaret eder (Nike’ın verdiği ilk formayı tutarak “Ne var eleştirecek, şahane forma işte” diyen en az bir yönetici tanıdığımı bu noktada ifade etmeliyim). Firma, bu formaların orijinal ve aktüel Nike ürünü olduğunu ifade ederek tedarik yolunu seçiyorsa başka bir konudur, bizim eksik bilgimizi ya da firmanın etik anlayışını yansıtıyor olabilir. Ya da firma Trabzonspor’un marka değerini kendi marka değerinin ve Avrupa kulüplerinin marka değeri altında görerek orijinal bedelsiz ürün sağlama sistemini orijinal Nike ürünü ile değil Nike logolu fason ürünlerle yürüteceğini peşinen kulüp yönetimine bildirmiş ve onlar da çaresiz kabul etmiştir.

Niyeyse bana daha muhtemel gelen üçüncü şıkka dayanarak son sözüm şudur. Trabzonspor taraftarı tasarımı, kumaşı, dikişi ve ne olursa olsun bu ürünlerin satışı konusunda özverisini sürdürmelidir. İkincisi… Yönetimden çok umudum yok ama Şenol Güneş, bu takımı yeniden bir Avrupa markası yapmak, Şampiyonlar Ligi oynatmak için her zamankinin 3 katı çalışmalıdır. Kupalar geldikçe formalar da formacılar da sıraya girecektir.

(2 Temmuz 2010)